top of page
İBADAT
İslam dininde namaz, imandan
sonra üzerinde önemle durulan
temel ibadetlerin başında yer alır.
Namaz, akıllı ve ergenlik
çağına girmiş her Müslüman'a
farzdır. Namaz önceleri sabah
ve akşam olmak üzere günde
iki defa ikişer rekât olarak
kılınıyorken hicreten yaklaşık iki
yıl önce miraçta beş vakit olarak
kılınması emredilerek vakitleri ve
rekâtları yeniden düzenlenmiştir.
Namazın farz oluşu bir ayette şöyle ifade edilmiştir: ”إِنَّ الصَّلاةَ كَانَتْ عَلَ الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا““ ...Şüphesiz namaz müminlere vakitleri belli bir farzdır. Peygamberimiz de, “ اَلصَّلاَةُ عِمَدُ الدّ ي۪نِ ”“Namaz dinin direğidir.
” buyurarak namazın önemine dikkat çekmiştir.
Namazda gözetilecek ilk amaç, Allah’ın emrini yerine getirerek
onun rızasını kazanmaktır. Çünkü namaz, Allah’ın emri olduğu
için yapılır. Allah’ın emrine itaat etmek, kulluğun gereğidir9.
İnsanın yaratılış amacıdır. Namaz kılmanın asıl amacı Allah’ın
rızasını kazanmaktır. Şu ayet bu durumu ifade etmektedir: “De
ki: Şüphesiz, benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm,
âlemlerin Rabbi (olan) Allah içindir.” Allah’ın rızâsı, ibadeti sadece
Allah için yapmakla elde edilir. Namaz kılan mü’min aynı
zamanda, ahirette cehennem azabından korunmayı ve cennete
girmeyi de hedeflemiş olur. Bu gayeler dışında dünyevi menfaat
elde etmek veya insanlara beğenilmek gibi amaçlarla ibadet yapmak,
riya olup sevabını yok eder.
Yüce Allah gerçek manada huzur ve mutluluğa ulaşan mümin
kullarının özelliklerini sayarken birinci sırada namaza yer
verir. Kur’an’da Mü’minûn suresinin, 1 ve 2. ayetlerinde şöyle
buyrulur: “Gerçekten namazlarında huşu içinde olan müminler
kurtuluşa ermiştir.” Huşu, Allah’ın yüceliği karşısında hissedilen
büyük ve derin saygıdır. Bu duygu, namaz kılan kimseyi başka
duygu ve düşüncelerden arındırarak sadece Allah’a bağlar.
Allah, insanı üstün özelliklerle belli bir amaç için yaratmıştır.
Eğer insan yaratıcısı ile bağını koparırsa varlığının anlamını ve
amacını kaybeder. Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle namaz, insanın
“Rabb’i ile konuşmasıdır.” Namaz kılan kimse bunu günde
beş defa yapmaktadır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Beni
anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin.”
Namaz kılarak Rabb’imizi anmış, ona olan sevgimizi ve saygımızı
dile getirmiş, aynı şekilde onun da sevgisini kazanmış oluruz. Allah,
insanı en güzel şekilde yaratmış ve pek çok nimet vermiştir.
İnsan bütün bu nimetler karşısında Rabb’ini anarak ona şükretmelidir.
Namaz ibadeti Allah’a karşı yapılacak şükrün en kapsamlı
ifadesidir. Kur’an’da bu husus şöyle dile getirilmiştir: “…Beni anmak
için namaz kıl.” Erkânına uygun şekilde namazı kılan, rükû ve secdeleri eksiksiz olarak yerine getiren kimseyi mağfiret edeceğine dair Allah’ın vaadi vardır. Peygamber Efendimiz birgün yanındakilere şöyle bir soru sordu: “Birinizin kapısının önünden bir ırmak geçse ve o kimse de orada günde beş kere yıkansa bedeninde hiç kir kalır mı?” Onlar da “Kalmaz.” diye cevap verdi.Bunun üzerine Peygamberimiz de şöyle buyurdu: “İşte beş vakit namaz da bunun gibidir. Allah namaz sayesinde günahları siler ve temizler.”
Namaz kılan insan, kendini Allah’a daha yakın hisseder, günah
ve hatalardan uzaklaşır. Namaz, insanın duygu dünyasını
zenginleştirir. Yüce Allah, “Kendisini kötülüklerden arındıran,
Rabb’inin adını anıp namaz kılan, mutluluğa ermiştir.” buyurarak
namazın önemini belirtmiştir. Sevgili Peygamberimiz de
namazı gözümün nuru diyerek övmüş ve “... Benim mutluluğum
namazdadır.” buyurmuştur.
Namaz, insana beden sağlığı kazandırır, temizliğe alıştırır.
Namazdaki hareketler vücut adaleleri, kemik ve eklem bölgelerini
kuvvetlendirir, yapılan belli egzersizler insanın dinç olmasını
sağlar. Namaz, insanın daima temiz ve sağlıklı olmasını temin
eder. Çünkü namaz kılan bir kimse abdest almak zorundadır,
bu ise günde birkaç defa kirlenen organların temizlenmesi demektir.
Ayrıca namazın sahih olabilmesi için; beden, elbise ve namaz
kılınan yerin de temiz olması şarttır.
Namaz zamanı iyi kullanmayı öğretir. Zamanı doğru planlamak
ve verimli şekilde kullanmak, hayatta birçok şeyi doğrudan
etkiler. Özellikle başarılı olmak için zamanı doğru kullanmak
şarttır. İbadetlerin yapılma zamanları, şekilleri, şartları
Kur’an ve sünnetle tespit edilmiştir. Vakit namazları, her biri
için belirlenmiş olan zamanlarda kılınır ve bunun dışına çıkılamaz.
Beş vakit namazla zamanın akışını sık sık hatırlayan insanın,
günlük işlerini planlaması daha kolay olur. Çünkü insan
namazla zamanın değerini fark eder.
Namazını kılan kimse, hem namazını hem de işlerini aksatmayacak şekilde davranır, dolayısıyla dünya ile ilgili işlerini de planlı ve programlı şekilde yürütür. Zamanı bilinçli kullandığı için de çalışmalarında verimliliği artar ve başarıyı yakalar. Namazı terk etmek büyük günah sayılmıştır. Allah Teâlâ namazı terk edenleri bekleyen kötü durumu bize şu örnekle açıklamaktadır: ''Ashabu’l- yemin cennetlerdedir. Onlar suçlulara sorarlar: Sizi sakara (cehenneme) sürükleyen nedir? Suçlular şöyle cevap verirler: “Biz namaz kılanlardan değildik...” Başka bir ayet-i kerîmede gerçek mü’minlerin namazlarının hakkına riayet eden kimseler olduğu beyân buyurulur: “Onlar
namazlarını muhâfaza
ederler.” Ebû Hureyre (r.a)’
ın naklettiği bir hadiste şöy-
le buyurulur: “Kıyamet
gününde kulun ilk hesaba
çekileceği şey, farz namazdır.
Eğer bu namazı tam olarak
yerine getirmişse ne güzel.
Aksi hâlde şöyle denilir: “
Bakın bakalım, bunun nafile namazı var mıdır? Eğer nafile namazları varsa, farzların eksiği bu nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer farzlar için de aynı şeyler yapılır.”Başka hadislerde bu husus şöyle açıklanmaktadır: “Bilerek
namazı terk eden kimseden Allah ve Resûlünün zimmeti (koruması)
kalkar.” “Allah, kullarına beş vakit namazı farz kılmıştır. Küçümsemeden her kim bu namazları tam kılarsa, Allah ona kıyâmet gününde cennete koyacağına dâir kesin söz vermiştir. Kim de onları,
hafife alarak eksik bir şekilde îfâ edip gelirse, Allah katında ona
verilmiş bir söz olmaz. Dilerse onu azâblandırır, dilerse bağışlar.”

“Kulun Rabbine en yakın olduğu yer
secdedir..."
(Müslim, Salât 215)

Sahabe
"Abdestte de
israf olur mu?"
diye
sorduğunda,
Peygamber
“Evet,
Akan bir
nehirden
abdest alsan
bile.”
buyurmuştur."
İbn Mace, Taharet, 48
YARIN GEÇ OLABİLİR
HAYDİ NAMAZA!!!
bottom of page